Beynimizi nasıl beslemeliyiz?
1.adım “Dur ve DÜŞÜN”
“Beynimizi nasıl beslemeliyiz” başlığını atarken ve yazmaya başladığımda, pek çok kelime zihnimde dans etti. Bu satırlarda kelimelerle buluşmadan önce birkaç
dakika arkanıza yaslanmanızı ve bu konuyu içselleştirerek düşünmenizi istiyorum.
-BEYNİMİ NASIL BESLEMELİYİM?
-BEYNİMİ İYİ BESLİYOR muyum?
-BEYNİM DOYMUŞ VE MUTLU mu ? Bu sorudan ne anlamam gerekiyor ki!
OBUR BEYİN VAR mı?
-BEYNİN MUTLU OLMASININ ANAHTARI BESLENME TARZI mı?
Bu nevi pek çok sorunun akıl ipinden sarkacağını hissediyorum. Bir süre düşündüğünüze göre, artık satırlarda buluşabilir 2.adıma geçebiliriz.
2.adım “OKU ve DÜŞÜN”
Beynimiz her zaman “AÇ ve AÇIK ”tır. Düşüncelerimiz ve eylemlerimizle, hareketlerimiz ve nefes alışverişimizle, kalp atışımızın ritmiyle, mide ve bağırsaklarda ki alışverişle ilgilenip durur. İnsan beyni bir o kadarda inanılmaz derecede karmaşık bir organdır.
7/24 hiç durmadan çalışır. Hatta biz uyurken dahi o mesaiye devam eder. Beynimizin bu kadar çalışmasından dolayı bir yakıt kaynağına, temel ham maddeye ihtiyacı vardır, bu yakıtı verirsek BEYİN çalışacak, verimli olacaktır.
Beyin, bir insan vücudunun ortalama yüzde ikisi ağırlığında olmasına rağmen kalori alımında yüzde 20 sini kullanır. Bu sebeple, beyni iyi besleyerek ham maddeyi doğru ve sağlıklı yollardan göndermek gerekmektedir.
Evrende her şey karşılıklı bir denge içerisinde kurulmuştur. Bir şey vermeksizin karşılığında verim isteyemezsiniz. Bu denge ve ahenk, aslında hayatın her
mecrasında vardır. Motorlu bir araca benzin, mazot koymadan çalıştırabilir misiniz?
Su vermeden tarladaki ekimden, bitkiden verim alınabilir mi? Bir alma- verme dengesi vardır. Beynimizin de katkıya, yakıta ihtiyacı var ve yenilen gıdalardan
bu yakıt sağlanıyor. Çok kısa ve öz söylemek gerekirse, yediğimiz ve içtiğimiz besinlerin tümü doğrudan beynimizin yapısını, işlevselliğini ve ruh halimizi olağan
üstü etkilemektedir. Pahalı lüks bir araç düşünün, birinci sınıf yakıt ve yağ koyduğunuzda, bakım/servis periyotlarını ihmal etmediğinizde tıkır tıkır çalışır ve yolda bırakmaz.
Beynimizde bu örnekte olduğu gibi bol miktarda vitamin, antioksidan, probiyotik, mineral, yağ ve yüksek lifli yiyecekler yediğinde beslenir ve problem çıkarmadan
tıkır tıkır işler. Boya ve cila arabayı nasıl koruyorsa, antioksidanlarda hücrelerimizi oksidatif hasara neden olan serbest radikallere karşı korur. Eğer aracınızda olduğu gibi paslanma varsa ve bu biraz daha derine ilerlemişse işte o zaman tehlike çanları çalmaya başlar. Çünkü; bu paslanma arttığında, beden serbest radikallerden zarar görmeye başladığında şeker hastalığı, sindirim sistemi, kalp hastalığı ya da kanser gibi başlı başına sorunlar ortaya çıkacaktır.
Toplum olarak mideyi doyurma kısmından genelde memnun oluruz da, aynı zamanda beynimizi de beslediğimizin daha az farkındayız. Aslında, yediğimiz
yiyeceklerin bir kısmı sonunda beynimizin dokusu olacak.
Beyin tarafından yapılamayan her şey yediğimiz gıdalardan ithal edilir, içeri alınır, kaynak sağlanır. Bu da 3 ana öğede etkileşim yapar.
RUH SAĞLIĞI, BEYİN SAĞLIĞI, BEDEN SAĞLIĞI
Bu besleme ve beslenme yöntemini iyi yapmadığımızda, işler değişir mi?
-Cevap kocaman bir “EVET”
Doğru ve kaliteli yakıtı aracımıza koymazsak aksaklık yapar, araç yolda kalır, motor tıkanır, STOP eder. Sadece motora değil onunla birlikte farklı mekanizmalara sirayet eder ve bozar. İnsan vücudu da, şahane şekilde dizayn edilmiş eşsiz bir mekanizmadır ve bütünsel olarak çalışır; hepsi birbirine bağlıdır. Kalitesiz ve eksik
beslenmeyle beden ve beyin iyi beslenmediğinde “STOP” edecektir.
Düşük kaliteli beslenme beynimize ve sindirim sistemimize zarar vermektedir.
Bu düşük kaliteli gıdalar konusunu biraz açmak istiyorum. Lüks ve kalite kelimesi çarpıcı gelebilir lakin lüks/kalite kelimesini kullanırken havyar veya istiridye ile
beslenmeyi kast etmiyorum. Kalitesiz yakıt derken, aslında rafine ve işlenmiş ürünleri kast ediyorum. Rafine edilmiş gıdalardan elde edilen yakıt beyine ulaştığında onlardan kurtulma yolu azdır. Rafine şekerle yapılmış ürünler aslında beyin için zararlıdır pek tabii ki bağırsaklar içinde. Vücudumuzun insülin düzenlenmesini kötüleştirmenin yanı sıra iltihaplanmayı ve oksidatif stresi tetikler, teşvik eder ve de zemin hazırlar.
Bu kadarla da kalmaz depresyona, duygu durum bozukluğuna alt yapı hazırlar.
-Bitti mi!! Hayır bu kadar da değil!!
Beynimiz kaliteli ve iyi beslenmeden mahrum kalıyorsa, beynin kapalı alanı içerisinde serbest radikaller veya hasar veren iltihaplı hücreler dolaşıyorsa
farklı sonuçlar doğacaktır. Ruh hali ve yemek arasında da aslında çok sıkı bağ vardır. Bana göre, bu kabul görmüş bir gerçektir. Bağırsağımızda yaşayan bakteri türleri yine beslenme odaklıdır ve bundan etkilenerek nasibini alan organlardandır. Birçok hastalıkla sonuç ilişkisi olduğu bilinmektedir.
Serotonin uykuyu ve iştahı ve ruh halini düzenlemeye, ağrıyı engellemeye yardımcıdır. %95 i gastrointestinal sistemde üretildiğinden ve bu sistem içerisinde yüz milyon sinir hücresi veya nöronla kaplı olduğundan sindirim sistemimiz sadece yiyecekleri sindirmekle kalmıyor tüm duygu düşünce dünyamızı da etkiliyor ve dengeliyor. Bu işlevsel birliktelik sonucunda bağırsak mikrobiyonumuzu oluşturan milyarlarca İYİ BAKTERİ den oldukça etkilenir ve bu bakteriler sağlımızda çok önemli rol oynamaktadır. Bağırsaklarımızın iç yüzeyini korur ve toksinlere ve kötü bakterilere karşı güçlü bir kalkan görevi görürler. Alanın askerleri olarak her daim kötüyle savaşmak için hazır olmalıdırlar.
Bu da yine kaliteli yakıt dediğimiz, katkısız doğal ve dengeli beslenmenin yolundan geçmektedir. Kaliteli ve sağlıklı beslenme şartları oluştuğunda, bağırsak mukozasında oluşan iltihap sınırlandırılır, besinler ne kadar iyi emilirse bağırsağımız o derece iyileşir ve bağırsak beyin arasında ki bağlantı sürekli aktif kalır. Ruh halimizdeki seyir, enerjimizdeki azalma – çoğalmada bu bakteri popülasyonuyla ilintilidir.
Araştırmalar bize neyi göstermektedir. Yakıt olarak doğal ve dengeli beslenmemiz gerektiğini; rafine ürünlerden zayıf, antioksidan ve vitamin değerleri yüksek gıdalar ile beslenildiğinde, sistemin sorunsuz çalışacağı kabul görmüş gerçekliktir. Aslında bunun da yolu geleneksel diyet yani AKDENİZ DİYETİ” nden geçmektedir.
Batı diyetleriyle mukayese ettiğimizde Akdeniz Diyeti sınıfını yıldızlı karneyle geçer ve depresyonun azalımın da önemli rol oynar. Çünkü geleneksel diyette
sebze, meyve, yeşillik, balık ve deniz ürünleri, kaliteli yağlar, işlenmemiş tahıllar, lifli ürünler, tohumlar, şifalı bitkiler bulunmaktadır.
Az miktarda yağsız kırmızı et ve süt içerir. Batı beslenme düzeninde ise; rafine ürünler, rafine şeker, hazır gıdalar, trans yağlar, işlenmiş fast food ürünler, katkı maddesi girmiş renkli ürünler çoğunluktadır. Çok önemli bir faktör daha vardır ki, o da birçok gıdanın fermente edilebilir olması probiyotik zenginliği sağlar ki, bu da baş tacı yapılması gereken önemli bir katkı ve beslenme yöntemidir.
Beyine dost besinleri seçerken; hedefimizde odaklanmaya yardım eden besinler, yaratıcılığı güçlendiren besinler, öğrenmeyi destekleyen besinler, gevşemeyi kolaylaştıran besinler, belleği güçlü tutan besinler, enerji veren besinler olarak gruplandırarak beslenmek gerekmektedir.
Beynin çalışması için enerjiye ihtiyaç var ana enerji kaynağı glikozdur. Bu rafine olarak değil doğal yollardan besinlerden alınmalıdır. Besinlerde bulunan basit şeker kan dolaşımında taşınır ve doku hücreleri tarafından enerjiye dönüştürülür. Beyin bu enerjiyi depolayamaz ve sürekli bu enerjiye ihtiyacı vardır. Tam tahıllar, kompleks karbonhidratlar olup gün boyunca uyanık kalmayı, odaklanmayı ve B vitamini katkısı sağlarlar.
Beynimiz için, B vitaminin 8 organik bileşenine çok ihtiyacımız var. Kalp krizi riskinden felç riskini azaltmaya kadar destekleyicidir. B vitaminleri eksik olduğunda yorgunluk, depresyon, unutkanlık, ağrılar baş gösterir. Meyve ve sebzeler, koyu yeşil yapraklılar antioksidan moleküllerle doludur; Alzheimer ve bunamayı geciktirir, yaşlanma sürecini yavaşlatır; renkli besinleri beyin ve beden sağlığı için bolca tüketmek gerekir.
Sızma zeytinyağı, Hindistan cevizi yağı, keten tohumu yağı bedenimiz için ödül yağlardır. Beyin ve kalp sağlığı için önemli katkısı olan tatlardır.
Balıklar, Akdeniz diyetinin tahtına oturmuş besinlerdendir. Omega 3 yağ asitleri olmak üzere beyinin ihtiyaç duyduğu pek çok besini içerir. Vücut omega
üretemez ve bunu da balıktan, deniz ürünlerinden almak doğal olandır. Yine, faydası açısından avakado, kakao, ceviz, tohumlar, fındık ve de şifalı bitkileri de unutmamak gerekiyor.
Su beyin sağlığı için çok önemli temeli oluşturur. Toksinlerin atılması gerekir. Beyindeki her kimyasal reaksiyon özellikle enerji üretimi olmak üzere suya ihtiyaç
vardır bu nedenle dehidrasyon beyin işlevini hızla bozar ve buradaki küçük bir azalma dahi kafa karışıklığı, yorgunluk, baş dönmesi, migren, baş ağrısana neden
olabilir. Beynimizi doğru ve doğal yöntemlerle beslediğimizde, bedeni sulu bıraktığımızda olumlu ve sağlıklı dönüşümleri; mutluluk, konsantre gücü, enerji
yükselmesi, neşe ve pozitif düşünce olarak alırız.
3.adım “SAĞLIKLI YEMEYİ DÜŞÜN”
Bu adımları düşünüp planladığımızda, doğru yakıtı yüklediğimizde sistemde herşey yolunda gidecektir. Beyinde, beynin AÇ olup olmadığına bağlı olarak açılan ve kapanan kapılar vardır. Vücutta başka organ aynı kurallara ve bu lükse sahip değildir. Aç olduğu gıdayı beyin istemekte, talep etmekte ve vücut o eksiğe doğra eylem geliştirmektedir. Dikkat edin bazı dönem süt, bazı dönem şeker, bazı dönem et krizleri oluşur. Tüm bunlar beyinin AÇ ve AÇIK olma halleridir.
Beyin bilgisayar gibi her gün milyonlarca işlem çalıştırır ve çalışmayı asla bırakmaz. Kendimizi mutlu ve huzurlu hissetmemek istiyorsak beyni oburlaştırmadan
besleyelim ama şımartmayı da asla unutmayalım 😊
Son söz olarak eklemek istediğim ise; Beyin hücrelerinizi güçlü tutmak için zihinsel olarak aktif tutmakta önemlidir. Yeni bir şeyler öğrenmek için kendimize meydan okumalıyız. Bilgi sahibi olmak ve eğlenmek için okumak, yeni bir şeyler öğrenip, dersler almak keyif verecektir. Hobiler geliştirerek kendi yeteneklerimizi keşfetmek ruh ve bedenimize iyi gelecektir. Spor egzersizlerini ve meditasyon yapmayı ise ihmal etmemek iyi bir adım gibi gözüküyor. -Ben mi ne yapıyorum ! 😊
Harfleri biriktiriyor ve sanırım ileride anahtarın yerini unutmamak için daha sıkı beyinsel pratikler yapıyor, doğal ve dengeli besleniyorum.
Sağlıklı yarınlar için bedene ve beynimize iyi bakmalıyız.
Şifa niyetimle, her günümüzde iyilik, sağlık olsun.
Sibel İnan
Oyunbozan Bağırsak kitabı yazarı