Bir kadın olarak işimde gösterdiğim başarı şans eseri mi?
Bir kadın olarak işimde gösterdiğim başarı şans eseri mi? Başka şeylerin eseri mi?
Tabii ki başka şeylerin eseri. Hatta başarımın altında şansın hiç yeri olmadığını söyleyebilirim.
Bakın, şöyle anlatayım.
Ne zamanki yeni bir göreve atansam etrafımdaki bazı insanlar (hatta ailemden kişiler) şanslı olduğumu söylüyorlar. Yani şansım yaver gittiği için güzel işlerin beni bulduğunu düşünüyorlar. Geriye baktığımda hakikaten güzel işler yaptığımı görüyorum ve yapmaya da devam ediyorum. Ancak bunların hiç birinin “şans eseri” olmadığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.
Bir de şöyle bir durum var.
Kariyerde şans meselesi daha çok kadınlara atfediliyor. Kadın başarılı olunca “şans”, erkek başarılı olunca “bileğinin hakkı” olarak lanse ediliyor.
Halbuki kadın olsun erkek olsun, kariyerde başarıya ulaşan herkesin ortak bazı özellikleri var.
Şöyle ki;
• Başarılı insanlar çalışmaktan gocunmuyorlar, hatta çalışmayı kalben çok seviyorlar.
• Başarılı insanlar karşılarına çıkan fırsatlardan, konfor alanlarını muhafaza etmek uğruna, kaçınmıyorlar. Aksine, karşılarına çıkan her fırsatı değerlendiriyorlar. Fırsat yok ise yaratıyorlar.
• Başarılı insanlar para için değil, sevdikleri iş için çalışıyorlar. Yaptıkları işe duydukları sevgi, işlerini en iyi şekilde yapmalarına yardımcı oluyor ve dolayısıyla para takip ediyor.
• Başarılı insanlar işi, kendi yaşam amaçlarına hizmet eden bir araç olarak konumluyorlar. İşin tüm yaşamlarını kaplamasına müsade etmiyorlar.
• Başarılı insanlar her daim kendilerine yatırım yapıyorlar. Kişisel gelişim ve kariyer planlarını insan kaynaklarının veya yöneticilerinin inisiyatifine bırakmıyorlar.
• Başarılı insanlar çevreleriyle olan ilişkilerine ehemmiyet veriyorlar. Kendilerine hizmet edecek, kendilerini kutup yıldızlarına taşıyacak ilişki ağları kuruyorlar.
• Ve en önemlisi, başarılı insanlar her gün iş yerlerine, emekli olacakları günün hayaliyle değil, işleri vasıtasıyla topluma katkı sağlama motivasyonuyla gidiyorlar.
“Baş+Arı olmak için arı gibi çalışmak gerekir.” Mümin Sekman
Sevgiyle,