DOLAR 34,5499
EURO 36,4603
ALTIN 2963,245
BIST 9134,25
Adana Adıyaman Afyon Ağrı Aksaray Amasya Ankara Antalya Ardahan Artvin Aydın Balıkesir Bartın Batman Bayburt Bilecik Bingöl Bitlis Bolu Burdur Bursa Çanakkale Çankırı Çorum Denizli Diyarbakır Düzce Edirne Elazığ Erzincan Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Gümüşhane Hakkari Hatay Iğdır Isparta İstanbul İzmir K.Maraş Karabük Karaman Kars Kastamonu Kayseri Kırıkkale Kırklareli Kırşehir Kilis Kocaeli Konya Kütahya Malatya Manisa Mardin Mersin Muğla Muş Nevşehir Niğde Ordu Osmaniye Rize Sakarya Samsun Siirt Sinop Sivas Şanlıurfa Şırnak Tekirdağ Tokat Trabzon Tunceli Uşak Van Yalova Yozgat Zonguldak
İstanbul °C

Orta çağın kötü ruhu hisse senedi piyasalarına evrilirse – Kitlesel histeri

27.06.2020
A+
A-

“21 Mart 1983… Bu tarihin sabahında Batı Şeria’daki Arrabah köyünde yaşayan, 17 yaşındaki Filistinli bir genç kız sınıfında otururken birden öksürüğe yakalanıyor. Genç kız öksürükle birlikte nefes darlığı da çekmeye başlıyor. Kısa bir süre sonra kızın sınıf arkadaşlarından yedi kişide de aynı belirtiler baş gösteriyor.

Kitlesel histeri nedir?

Belirtiler gittikçe yayılıyor ve diğer sınıflara sıçrıyor. Bir hafta sonra ise aynı durum yakınlarda ki başka kasabalara bile sirayet ediyor. Genç bir kız, bir sınıf, bir okul, bir kasaba derken salgın, toplamda 943 Filistinli ile birkaç İsrail askerini etkiliyor ve bu salgın iki devleti karşı karşıya getiriyor. Filistinliler İsrail’i kendilerine karşı kimyasal silah kullanmakla suçluyorken, İsrailliler de Filistin’i kitlesel gösterilere zemin hazırlamak için zehir kullanmakla suçlar. Titizlikle yapılan soruşturmalar sonucunda ise hiçbir şey çıkmaz. Belirtiler için “psikosomatik” tanısı konmuştur. Diğer bir ifadeyle “kitlesel histeri”.

Kitlesel histeri nedir?

Histeri… Söylemesi ne kadar da kolay, ne kadar da akılda kalıcı bir kelime. Orta Çağ’ın şeytanı ve kötü ruhu, 19.yy’ın en yaygın hastalığı, Hipokrat için kadınlardaki buhranın sebebi, Fransız Hekim Charcot’un Büyük Krizi, Freud’un bilinçaltındaki kara kutusu.

Tarihin birçok döneminde adını bugün ezbere bildiğimiz düşünürlerin muhakkak dikkatini çeken, anlamının altında derinleştikçe derinleşen bir hastalık türü. Histerik hastalar, davranışlarında büyük değişimler yaşamalarına rağmen genellikle ruh sağlığının bozuk olduğundan habersizlerdir. Kişilerin yaşadıkları heyecan, stres ve korku gibi psikolojik kaynaklı problemler kişilere fiziksel bir rahatsızlık olarak yansır. Tüm unsurlar bir araya geldiğinde ise tek bir tetikleyici etki tam kapasiteli grup histerisine dönüşebilir ve ortaya kusursuz bir fırtına çıkartabilir.

Kitlesel Histeri, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde benimsenip kuvvetli bir panik yaratabilecek güçtedir. Eğer ki, kişinin yaşadığı ortam oldukça zorlayıcı ve stres yüklü ise histerinin domino etkisine dönüşmesini sağlayacak nedenler kendiliğinden oluşmuş olur. İnsanlar kendilerini tehlike altında hissetmeye başladıkları zaman, insan vücudunda önceden programlanmış fizyolojik bir reaksiyon devreye girer. Bu reaksiyona bizler “stres” adını veririz. Stresli bir ortamda ise insanlar rasyonel kararlar vermekten uzaklaşır. Alınan kararlar genellikle düşünülmeden, panik halinde ve hızlıca alınmış kararlar olur.

Piyasalarda Kitlesel Histeri ve etkileri..

Filistin halkının psikosomatik tepki göstermesinin en büyük sebebi tehdit altında hissediyor olmasıydı. Peki, yatırımcılar farklı sebeplerle bile olsa piyasa da tehdit altında değil mi? Bilindiği üzere stres, yatırımcıların en “sadık” dostlarından birisidir. Hatta o kadar “sadık” bir dosttur ki bazı zamanlar yatırımcıların yanından gece vakti bile ayrılmayı kabul etmez. Özellikle hisse senedi piyasalarında yatırımcı anaparasından daha fazla tutarda işlemler yapmaya başlamışsa… Buna benzer yapılan işlemler yüksek getiri sağlayabileceği gibi yüksek oranda riski de içinde barındırmaktadır.

Bu durum yatırımcıları yüksek zarara katlanma tehdidiyle karşı karşıya bırakır. Sadece bununla da bitmez, eğer işlemler kredi kullanılarak yapılmışsa zararın yanı sıra; kredi faizini ödeme sorumluluğu bir tehdittir. Hisse senedine yatırılan para yatırımcının tüm birikmiş parasıysa, o paranın azalıyor olma gerçekliği başka bir tehdittir. Piyasanın uçsuz bucaksız ihtimalli dünyasında bu ve bunun gibi pek çok tehdit yatırımcıyla birliktedir. Yatırımcılar için en zorlu yolculuklardan biri, bu tehditleri yaşıyor olmaları kadar, bu tehditler altında önemli kararlar vermek zorunda kalmalarıdır.

Stres anında yatırımcı davranışları

Yatırımcıların yaşadığı stres, yatırım yaptıkları hisse senedine satışların gelmeye başlamasıyla üst seviyelere ulaşabilir. Böyle zamanlarda, yatırımcılar önceden hisse senetleri için hedeflemiş oldukları fiyat seviyelerini beklemeden panik satışı yapmaya başlarlar. Piyasaya gelen satış baskıları, konuşulan haberler, başkaları tarafından yapılan yorumlar yatırımcılar için oluşan tehdit algısını kuvvetlendirir.

Oluşan tehdit algısı yerini psikolojik duygu olan korkuya; korku ise yerini yatırımcılarda fizyolojik reaksiyonlara sebep olacak strese bırakır. Bu şekilde başlayan histeri durumu, doğası gereği zaten oldukça stresli bir ortam olan hisse senetleri piyasasında çok hızlı bir şekilde kitlesel histeriye dönüşebilir. Histeri durumu ise piyasaların ya da hisse senedinin satışlarının derinleşmesine ve normalden daha fazla değer kaybetmesine sebep olabilir. Yatırımcılar hisse senedi piyasasında birçok defa bu tarz örneklere denk gelmiştir.

En yakın örneklerden birini görmek için 22 Mayıs 2013 tarihine yeniden bakabiliriz. Bu tarihte piyasa 93 bin seviyelerinden işlem görmüş, daha sonra ise Federal Reserve System (FED’ in) aldığı kararlar ve Gezi Parkı direnişi ile sert düşüşler yaşamaya başlamıştır.

Yaşanılan bu sert düşüşler, Şubat 2014 tarihine kadar devam etmiştir. İlk kuvvetli satışın olduğu dönemde yatırımcıların birçoğu psikolojik direnç olarak belirlenen 100 bini beklemekteydi. Dolayısıyla, piyasada meydana gelen bu düşüşü kabul edememişlerdi. 100 bine odaklanan yatırımcılar satış noktalarını kaçırmış olduklarından Mayıs 2013-Şubat 2014 tarihleri arasında elindeki hisse senetlerini taşımak zorunda kalmışlardı.

yatırımcılar umudunu yitirdiklerinde….”

Ne zaman piyasa; gazetelerde, ekonomi yazılarında ve ekonomi programlarında önemli destek olarak konuşulan 60 bin seviyelerine geldi, o zaman yatırımcı davranışlarında ciddi bir değişiklik oldu. Neredeyse bir yıl boyunca bekleyen yatırımcılar ellerindeki hisse senetlerini hızlı bir şekilde satmaya başladılar. Çünkü bir yıl boyunca bekleyen yatırımcı neredeyse her gün negatif açılan piyasadan umudunu kesmişti. Öte yandan birçok yerde piyasanın 60 bin seviyelerini kırma ihtimalinde yeni seviyelerin 40 bin olacağı konuşuluyordu.

Yatırımcılar olağandan çok daha fazla olumsuz “olağandışı” haber akışına maruz kalıyor ve bu durum stres seviyelerinde artışa sebep oluyordu. Yatırımcıların, psikosomatik durumu yaşamaları için tüm unsurlar oluşmuştu, kusursuz fırtına için tek bir tetikleyiciye ihtiyaç vardı ki; o da, 29 Ocak 2014 tarihinde piyasanın 61 bin seviyesinin altına inip 60 bin seviyesine kadar düşmesiyle oluşmuştu.

Uzun bir dönem zararda olan hisseleri taşımaya kararlı olan birçok yatırımcı o tarihte portföyündeki hisseleri satmaya başladılar. Kaldı ki, o tarih kuvvetli işlem hacimlerinin yaşandığı günlerden biri oldu. Piyasa ise 29 Ocak 2014 tarihinde kapanışını 62 bin seviyelerinden yaptı. Sonraki günlerde bir kaç kere daha 61 bin seviyesinin altına sarkmış olsa da, genel itibariyle o tarihten sonra 100 bin puanına giden yolculuğuna başlamış oldu.

Bir kelimenin kulağa hoş geliyor olması sizleri yanıltmasın. Orta Çağ’da başlayıp Freud’un araştırmalarıyla derinleşen histeri çalışması günümüzde hala büyük muammalardan biridir. Fakat 2016 yılında yapılan çalışmalar göstermiştir ki, histeri hastalığına muzdarip kişiler diğerlerine oranla çok daha fazla strese maruz kalmış kimselerdir. Piyasanın içinde bulunduğu koşullar belirli bir standartta riski bünyesinde barındırması yatırımcılar için belli bir stres zaten yaratmaktadır. Bu kadar güçlü bir etkiden uzak kalabilmek için, Irvin D. Yalom’un Nietzsche Ağladığında kitabında dediği gibi “Kişinin kendisine dışarıdan bakmasını öğrenmesi gerek” yatırımcıların da piyasaya bazı zaman dışarıdan bakabilmeyi öğrenmesi gerek.

“Diğer Tüm Bilimlerden Ziyade Paranın Biliminde… Karmaşıklık Gerçeği Ortaya Çıkartmak İçin Değil Onu Gizlemek Ya da Ondan Kaçınmak İçin Kullanılır.” John Kenneth Galbraith

Uzun bir dönem zararda olan hisseleri taşımaya kararlı olan birçok yatırımcı o tarihte portföyündeki hisseleri satmaya başladılar.

Cemre YOLDAŞ
Not: Yukarı da ki Filistin örneklemesi Tali SHAROT’un “Başkalarının Aklı” kitabından alınmıştır.


YORUMLAR

Solve : *
30 ⁄ 5 =


Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.