Charlie Brown ve İhtiyaç Kavramı
🏹Karikatür kahramanı Charlie Brown bir gün okçuluk çalışmak ister. Yayı çeker ve okunu atar. Sonra okun saplandığı yere gider ve oraya hedefi işaretler. Lucy ona şöyle der;
“Bu şekilde hedef alıştırması yapılmaz. Önce hedefi çizersin, sonra oku fırlatırsın.
Charlie yanıtlar;
“Biliyorum, ama eğer benim gibi yaparsan asla kaçırmazsın!”
“Ne yazık ki birçok kişi yaşama, Charlie Brown’un oklara yaklaştığı gibi yaklaşıyor. Hiç hedef çizmiyorlar, böylece kaçıracak bir amaçları olmuyor. Ama hiçbirini de vuramıyorlar” diyor John Maxwell.
👉İhtiyaç, yaşamak ve işlev görmek için gerekli bir şeydir. Arzu ise, yaşam kalitenizi artırabilecek, elde edebileceğiniz ya da elde edemeyeceğiniz bir şeydir. Bu kriterlere göre bir ihtiyaç, yiyecek, giyecek, barınma ve tıbbi bakımı içerirken, arzular diğer her şeyi içerir. Arzular kişinin psikolojik durumu ile beraber zaman ile değişkenlik gösterebilirken, gerçekleşmemeleri mental strese sebep olabilir.
💘Asıl mesele sahip olduğumuz sınırlı kaynaklarla ihtiyaç veya arzudan hangisini hedefleyerek yaşadığımızdır. Elbette bazı insanlar için arzu olan şeylerin bazı insanlar için ihtiyaç olması veya aynı konunun her iki alanda da yer alması konuyu daha da karmaşık hale getirse de bu detaylara şimdilik değinmeyeceğim.
✨Konuya Marx ve Hegel’in diyalektikleri üzerinden yaklaşmak istiyorum bugün. (Ian Fraser’in İhtiyaç Kavramı adlı eserinden faydalanarak) Kapitalizmde insanlar işçi olarak emek güçlerinin satıcısı konumundadırlar ve meta olarak görülürler. Doğanın dayattığı zalim sorumluluk, işçilerin doğal ihtiyaçlarını gidermek için emek güçlerini satmak zorunda olmalarıdır. Bu aşamada başka bir kavram ortaya çıkar, emek gücünün değeri.
✨Emek gücünün değeri toplumsal olarak ihtiyaç duyulan emek miktarı tarafından belirlenir. Alınan ücret de bulunulan yere göre bu seviyenin üstünde de olabilir altında da. Eğer alınan ücret veya para emek gücünün değerinden fazla ise işçilerin zorunlu ihtiyaçları artar. Bu, lüks ihtiyaçların ortaya çıkmasına ve giderilmesine imkan verebilir. Tersi durumunda doğal ihtiyaçlar zorunlu ihtiyaçlar biçimini alır. Yani ihtiyaçlar, üretim sürecinde meydana gelen gelişmelerle “toplumsal olarak yaratılır”!
✨Hegel, Prometeus mitini kullanarak, doğal ihtiyaçların katıksız tatmininde asla bir tokluk hissi olamadığını, aksine insanın ilginin sürekli devam ettiğini ve arttığını belirtmektedir. İhtiyaçlar anlamak için ise ihtiyaçların bağlantılı olduğu amaçları anlamamız gerekir. Akıl sadece dünyayı olduğu gibi görme eğiliminde iken, irade dünyayı olması gerektiği gibi yapmak için adımlar atar. Amaç belirlemek için ise irade şarttır.
🚩Özetlemem gerekirse, kendimize hedef olarak seçtiğimiz şeyin amacımız ile ilişkili ihtiyacımız olması gerekir. İhtiyaç dediklerimizin de toplumsal olarak üretildiğini fark etmeli, sınırlı kaynaklarımızı (başta zaman olmak üzere) bu farkındalıkla tüketmeliyiz. Sürdürülebilirlik ancak bu şekilde mümkün olur bence.