Olumlu ebeveynlik
Özellikle araştıran, okuyan ve kendi ebeveynlerinden daha fazla eğitim alabilen nesiller için ebeveynlik oldukça zor ve zaman zaman da ürkütücü bir iştir. Özellikle son yıllarda yapılan psikoloji araştırmaları ebeveynlere çocuklarına olan davranışları ile ilgili geriye dönük sanıldığından daha fazla suçlama ve sorumluluk yüklemektedir. Hepimiz zaman zaman “yakın arkadaş” sohbetlerinde, yaşadığımız sıkıntılara dair çocukluğumuzda anne babamızın bize olan tutumuna atıflar yapmaktayız. Üstelik bu durum bizleri daha iyi ebeveyn yapmaya da yetmemektedir.
Olumlu ebeveynlik
Sağlıklı ve mutlu nesiller yetiştirebilmek için, nasıl olumlu ebeveynler olabiliriz konusu hepimizin kafa yorduğu bir konudur en azından böyle olmasını ümit ederiz. Ancak çocuklarımız istemediğimiz ya da bize göre “aşırı” bazı davranışlar sergilediğinde de kendimize hakim olamaz, duygularımıza, hırslarımıza, öğrenilmişliklerimize ve anne babamızda çokça eleştirdiğimiz “elalem ne der” duygusuna yeniliriz.
Şu bir gerçektir ki ebeveyn olmaya dair bir kılavuz yoktur ve çocuklarımız doğarken beraberlerinde “mizaca göre doğru ebeveynlik” kılavuzu ile doğmazlar.
Olumlu ebeveynlik
Peki muhtemel olarak neler yapıyor, neler yaşıyor ve karşılaştığımız sorunlara nasıl tepkiler veriyoruz. Buyrun size birkaç madde;
- Elbette çocuklarımız büyüdükçe onlara sorumluluklar vermek istiyor ve bu sayede sorumlu bireyler olarak yetişmelerini hedefliyoruz. Acaba çocuğumuzun yaşı ve verdiğimiz sorumluluk yeterince denge içeriyor mu?
Öncelikle kendi çocukluğumuza dair kısa bir yolculuk yapmak işimize yarayabilir. Biz çocuğumuzun yaşındayken neler yapıyorduk, bizim onun yaşlarındaki sorumluluklarımız nelerdi? Bunlar bize nasıl hissettiriyordu? Örneğin henüz 8 yaşındayken küçük kardeşimizin tüm sorumluluğunu almamız isteniyor muydu? Bizden henüz çocukken bir ebeveynmiş gibi davranmamız hiç istendi mi? Biz bunu çocuğumuzdan istiyor muyuz? Ya da çocuğumuz zaman zaman yaşından büyük tavırlar ve “olgunluk” sergilediği için onunla gereğinden fazla ciddi sorunlarımızı paylaşıyor muyuz?
Olumlu ebeveynlik
Tavırları nasıl olursa olsun karşımızdakinin bir çocuk olduğunu unutmamalıyız. Beyin gelişimi herşeyi anlayabilir ve anlamlandırabilir dönemde olmayabilir. Bu yüzden çocuklarımızın dert ortaklarımız ya da hayatımızdaki bazı yükleri paylaşabileceğimiz arkadaşlarımız olmadığını unutmayalım. Onlar sadece çocuk. Çocuklardan duygusal veya fiziksel olarak başa çıkabileceklerinden daha fazlasını üstlenmelerini istemek yıkıcı ebeveynliktir.
- Çocuklarımız için yaptığımız herşey karşılıksız olmalıdır. Çocuklarımız için yaptığımız hiçbirşey fedakarlık ya da duygu sömürüsü aracı değildir. Belki hayatlarında hiçbir zaman talep etmeyi akıl etmeyecekleri şeyleri yapıp sonrasında bunların karşılığını talep etmek adil bir yaklaşım değildir.
- Zaman zaman çocuklarımız bizi “utandıracak” hareketlerde bulunabilirler. Ya da yapılan hareketleri biz böyle nitelendiriyor olabiliriz. Ancak çocuğumuza vereceğimiz “terbiyeyi” şova dönüştürmek iyi ebeveynliğimizin ispatı değildir. Bu sadece çocuğumuzu utandırmaya ve bize olan güvenin ve bağın sarsılmasına yarar. Çocuklarımızdan özür dilemeyi öğrenmek ebeveyn olarak bizlerin en önemli adımıdır. Eğer çocuğumuzu küçük düşürücü bir tavrımız olduysa baş başa bu durumu konuşacak ve çocuğumuzun bu duruma neden olacak hareketini değerlendirecek cesarette olmalıyız. Bizim yanlış tepkilerimiz çocuklarımızın başkaları tarafından etiketlenmesine neden olabilir.
- Arkadaş gibi evebeyn kavramını yanlış anlamaktan uzak durmalıyız. Unutmayalım ki çocuklarımızın onlara güvenli bir ortam sağlayabilecek ebeveynlere ihtiyaçları var. Sınırlar çocuklara güvende hissettirir. Çocuklarımızla paylaşımlarda bulunmak önemlidir ancak onların bizim dert ortağımız olmadıklarını da unutmamamız gereklidir. Bizler ebeveyniz ve onlar da bize ihtiyaç duyan çocuklarımız.
- Nelerin çocuğumuzun yaşına uygun nelerin olmadığını, çocukluk beyin gelişimi ve psikolojik gelişim kitapları ya da çeşitli akademik kaynaklardan öğrenmeliyiz. Çocuklarımızın hareketlerini doğru değerlendirebilmek için öncelikle gelişim aşamalarını çok doğru şekilde öğrenmeliyiz. Ancak bu şekilde ergenliğe girmiş çocuğumuzun henüz beyninin ön lobu gelişmediği için çılgınca hareketler yaptığını bilebiliriz.
Çocuklarımızın birer birey olduğunu, gelişmek, öğrenmek deneyimler kazanmak için bize ihtiyaçları olduğunu unutmamalıyız. Amacımız bize bağımlı çocuklarımızın olması değil, kuvvetli sevgi bağlarıyla bağlanmış bir aileyi oluşturmaktır. Bu ancak güven, dürüstlük ve alan açma ile mümkün olabilir.