Vitaminlerde gizli tehlike
Geçen yıl Mart ayı itibariyle ülkemizde ilk kez görülen Covid-19 salgını, hayatımızda etkisini artırarak sürdürüyor. Vakalar hızla artarken Maske+mesafe+hijyen artık hayatımızın olmazsa olmazı olmuş durumda. Aşı çalışmaları, karşıtlarına rağmen tüm hızıyla devam ediyor. Diğer yandan tüm sağlıkçılar ve uzmanlar hastalığa karşı bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve dirençli bir vücut ile hazır olunmasını tavsiye ediyorlar. Tabi bunun için her gün farklı bir uzmandan farklı bir tavsiye ile güne başlıyor, bir başkası ile günü bitiyoruz. Kullanılması gereken vitaminler, beslenme programları, spor tavsiyeleri vs liste böylece uzayıp gidiyor.
Salgın başından beri takip ettiğim uzmanların farklı görüşlerini hayretle izliyorum. Virus ile ilgili bilinmezler bu kadar çok iken, her biri ayrı karar mercileri olarak kolayca hüküm verebiliyorlar. Vitamin üreten firmalar ise, bu hengame içinde, her gün yeni ürünler piyasaya sürerek bu harika pazardan pay kapma konusunda bir birleriyle yarış içindeler. Kafası zaten karışmış olan bizler de dolaplarımızı kullanmayacağımız ve hatta son kullanma süresi dolunca çöpe atacağımız onlarca vitamin ve katkı ile dolduruyoruz. Peki nedir bunlar?
Uzmanlar tarafından en çok tavsiye edilen vitaminlerin başında C Vitamini, D Vitamini, Çinko, Potasyum, Selenyum, Magnezyum ve benzerleri, diğer tarafta da kara mürver, Umca ve ekinezya gibi antiviral ajanlar geliyor. Vitaminler ile ilgili bilimsel çalışmalarda Covid üzerine tam etkisi olan bir ajan bulunamasa da bağışıklık ve enfeksiyonun kolay atlatılması anlamında fayda sağladıklarına dair kanıtlar sunulabiliyor. Bütün bu katkılar doktor kontrolünde, kan testleri yapılmak suretiyle kullanımı faydalı olabilir. Ancak, bu yazıda daha çok bilinçsizce tüketilen vitaminlerin zararlı etkilerinden bahsetmek ve bu konudaki tehlikeye dikkat çekmek istiyorum.
Günümüzde birçok uzman sağlıklı beslenme ile vitaminlere gerek olmadan hastalığın geçirilebileceğini belirtmektedir. Bununla birlikte, vitaminler eczanelerde ve internette kontrolsüz bir şekilde satılmakta ki pandemi başı olan Mart ayından beri vitamin kullanımının 5 kat arttığı görülmektedir. Bir çoğumuz kulaktan dolma bilgilerle multivitaminler de dahil pek çok ürünü içeriğine dikkat bile etmeden kontrolsüzce kullanmaya devam etmektedirler.
Halbuki, piyasada bulunan vitaminlerin çoğunda ortalama 5-10 mg arası Çinko bulunuyor. Bir kişi birkaç farklı takviyeyi birlikte tükettiğinde yüksek oranda çinkoya maruz kalabilmektedir. Önerilen günlük çinko miktarı erkekler için günde 11 mg, kadınlar içinse 8 mg’dır. Yüksek doz çinko kullanımı tıpkı demirde olduğu gibi reaksiyona girerek bağışıklık sistemini bozabiliyor ve HD (iyi) kolesterol seviyesini düşürebiliyor. Çinko takviyeleri antibiyotikler ve tansiyon ilaçları ile etkileşime girebiliyor. Yani bağışıklığı güçlendireceğiz derken fark etmeden tam tersi bir etkiye neden olmamız kaçınılmaz hale geliyor.
C vitamini neredeyse tüm vitaminlerin içinde mevcut ve bizi soğuk algınlığı, kalp rahatsızlıkları, katarakt veya kanserden koruduğuna dair kanıtlanmış bir çalışma yok, ancak enfeksiyonların kolay atlatılması konusunda faydalı olduğu biliniyor. Önerilen günlük doz erkekler için günde 90 mg, kadınlar 75 mg’dır. Sigara içenlerin 35 mg ekstra C vitaminine ihtiyacı var.
Bir su bardağı portakal suyu hemen hemen günlük tüm C vitamini ihtiyacımızı karşılıyor. Bazı uzmanlar günlük 1000 mg(1g) C vitamini takviyesi öneriyor, ki piyasada genellikle oranlar 250mg-1000 mg arası değişiyor. 2 gramdan fazla alındığında karın ağrısı, bulantı ve kusma şeklinde kendini gösterir. Uzun süreli ve yüksek doz kullanımının böbrek taşı oluşturabileceğinden korkulur. 1 gramın üzerinde alımlarda, idrardan bakılan şeker ölçümlerini bozar. Ayrıca bazı enzim eksikliği olan hastalarda kan hücrelerinin yıkımına neden olabilir.
D vitamini, Covid için özellikle tavsiye edilen katkıların başında gelmekte olup, düzeyinin 30ng/mL’nin üzerinde tutulabilmesi için günlük alım ortalama 1500-2000IU civarında olmalıdır. D vitamini fazla kullanımında kanda kalsiyum yükselmesine, böbrek hastalıklarına, damar sorunlarına, böbrek taşlarına neden olabilir. D vitamini toksisitesinin yani zehirlenmesinin neden olduğu böbrek yetmezliği ya da kalp yetmezliği sonucu ölüm dahi ortaya çıkabilir.
Toksisite günde 10000IU in birkaç ay boyunca alınmasıyla ortaya çıkar. Erken toksisite belirtileri kemik ağrısı, kabızlık, sersemlik hali, ağız kuruluğu, sürekli baş ağrısı, artmış susuzluk, iştahsızlık, düzensiz kalp atışı, kas ağrısı, ağızda metalik tat, bulantı, kusma şeklindedir. Kronik toksisite kemik ağrısı, idrarda bulanıklık, gözlerde kızarma, cinsel isteksizlik, gözlerin ışığa hassasiyetinde artma, ciltte kaşıntı, bulantı, kusma, şiddetli mide ağrısı, psikiyatrik problemlerle kendini belli edebilir.
B Vitamini fazla tüketildiğinde genellikle zehirlenmeye sebep olmaz. Ancak çok yüksek dozlarda alınırsa zehirlenme görülebilir. Belirtileri, hissizlik, yürüyememe, cilt rahatsızlıkları, gözlerde ışık hassasiyeti, uykusuzluk, bitkinlik, baş ağrısı, çarpıntı, ishal şeklinde görülebilir.
K vitamini, genellikle piyasada D vitamini ile birlikte sunuluyor ve pek çok vitaminde de mevcuttur. Fazlası kanın pıhtılaşmasında ve yıkılmasında problemler yaratabilir.
Selenyum son zamanlarda vitaminlere takviye olarak eklenebiliyor. Ancak fazla kullanım bu mineral içinde risklidir. Yeni araştırmaların sonuçları gösteriyor ki kapsül olarak yüksek düzeyde selenyum almak tip 2 diyabet riskini artırıyor. Günlük 55 mcg öneriliyor bunu ton balıklı bir adet sandviçle veya bir avuç fındıkla kolayca almamız mümkündür.
Uzun lafın kısası “Ne olacak canım, ilaç değil ki bu vitamin” diyerek şeker niyetine yuttuğumuz bu katkılar, yanlış kullanılması halinde sağlığımızı tehdit edebilmektedir. Beslenme programımıza, birlikte kullandığımız vitaminlerin birbiriyle ve kullandığımız ilaçlarla etkileşimlerine göre farklı seviyelerde vücudumuza zarar verebilmektedirler. Bu nedenle mümkünse vitamin dengesi beslenme programına eklenecek doğal besinlerle karşılanmalı ve eğer mutlaka alınması gerekiyorsa, ilaçlar gibi değerlendirilmeli, doktor tavsiyesi ile kontrollü ve önerilen oranlarda kullanılmalıdır.